80 kuşağı içerisinde bir yere koymak pek kolay değil Enver Ercan’ı, ki bu kuşağın şairleri de benimsemekte zorlandı, zorlanıyor. Kendine has bir şiir yazdığı için mi, değil elbette. Sanki onun ironisi, espri; yalınlığı ise basitlik olarak değerlendirildi. 80 kuşağı şairlerinin çoğu biçimciydi, şiiri yapılan bir şey olarak görüyorlardı. İronik şiirler ise birdenbire öz-yapısıyla gelir, kendisiyle fazla oynanmasına müsaade etmez. Yahya Kemal, Hilmi Yavuz gibi şiiri biçim olarak gören şairlerin şiirleri mermer gibidir, ironiyi merkezine koyanlara, bu iki şair mermer kadar sert ve soğuk gelir, ironinin şairleri ise onlara ciddiyetsiz görünür. Kişilik-zevk meselesi bu. Ama ilginç bir şekilde Enver Ercan, poetikasını Yahya Kemal titizliğine yaklaştırıyor: “…şiirin içinde imgelerle yürümek benim meşrebimde var. Düzayak şiirleri okuyamam bile. Az şiir yazmam bu yüzden aslında. İç dökmek, dert anlatmak benim harcım değil. Yoksa inan her gece beş şiir yazarım rahatlıkla. Şiir demek bir yapı kurmak demek benim için. O yapıyı da beklenmedik sözcüklerle, imgelerle inşa etmek. … Şiir tercihin bir yapı inşa etmek olunca iş zorlaşıyor ister istemez.” (2014, 127; Söyleşi Yapan: Öner Ciravoğlu). Enver Ercan kendi sözlerini yine kendi feshedercesine çelişik konuşuyor: “Hep tembel olduğumu düşünmüşümdür. Belki de içdisiplinimi yeterince geliştiremedim.” (Söyleşi Yapan: Murat Tuncer), “Evet, uzun aralıklarla kitap yayımlayan az yazan biriyim. Ama son üç ayda 14 şiir yazmış olmamı nasıl açıklayacağız o zaman. 10 yılda yazdıklarımdan fazla.” (2014, 122; Söyleşi Yapan: Bahanur Garan). Bence bu son söyledikleri onun şiiriyle daha fazla örtüşüyor.
Ürün Kodu : 28529
Stock: 1
Loading....